Arzu Nedir?


Arzu [wish], zihinde insan davranışını güdüleyen bilinçdışı bir istek hâlidir. Freud’un zihnin topografik modelinde, arzular, bilinçdışı sistemin [system unconscious] temel zihinsel içerik birimi olarak kavramsallaştırılmıştır. Libido kuramında, arzular içgüdüsel dürtülerin [instinctual drives] türevleri olarak ele alınır. Zihnin yapısal modelinde de, arzular (yine dürtülerin türevleri olarak kavramsallaştırılarak) id’in içeriğini oluşturur. Arzular, savunmalarla birlikte dinamik çatışmanın [dynamic conflict] temel bileşenlerinden birini oluşturur. Ego psikologları, arzuları, uzlaşım oluşumu [compromise formation] süreci yoluyla fantezilere [fantasies] örgütlenmiş şekilde tanımlarlar; bu süreçte arzuların ifadesi, savunma işlemleri tarafından değiştirilir. Buna karşılık, ihtiyaç [need], bireyin hayatta kalma gereksinimlerine yanıt olarak ortaya çıkan bir içsel gerilim durumudur. İhtiyaç, her zaman açık bir zihinsel içerikle birlikte görülmez ve ihtiyacın dış çevre tarafından sağlanacak bir şey aracılığıyla karşılanması gerekir.

Arzu psikanalizde uzun zamandır önemli bir yere sahiptir; çünkü psikanaliz, başlangıcından itibaren zihinsel yaşantının örgütlenmesinde bilinçdışı güdülenmenin [unconscious motivation] kritik bir unsur olduğunu vurgulamıştır. Gerçekten de, arzu kavramı Freud’un (1900) düşünme [thinking] ve güdülenme [motivation] anlayışlarında merkezi bir yer tutmuştur: “Zihinsel aygıtımızı [mental apparatus] harekete geçirebilecek tek şey bir arzu olabilir.” Her psikanalitik kuram bir arzu kavramı içerir. Ancak, Freud’un dürtü kuramının [drive theory] birçok eleştirmeni arasında, motivasyon kuramı için daha sağlam bir temel sunduğunu ileri sürerek, dürtü yerine arzu kavramını tercih edenler de vardır (Holt, 1976).

Freud (1895b), zihinde arzuların ve “arzu durumlarının [wishful states]” işleyişinden ilk kez ölümünden sonra yayımlanan Bilimsel Bir Psikoloji İçin Taslak’ta [Project for a Scientific Psychology] söz etmiştir. Arzuların ve arzu(nun) gerçekleşmesinin [wish-fulfillment] düşünme kuramı içindeki rolünü ana hatlarıyla sunduğu ilk yayımlanmış çalışması ise Düşlerin Yorumu [The Interpretation of Dreams] adlı eserinin 7. bölümünde (1900) yer almaktadır. Burada, Proje [Project] adlı eserinde formüle etmeye başladığı bazı noktaları gözden geçirerek, Freud bir bebeğin “içsel ihtiyaçlar tarafından üretilen uyarımları” nasıl deneyimlediğini ve bu uyarımların ancak bir “tatmin deneyimi [experience of satisfaction]” ile giderilebileceğini açıklamıştır. Daha sonra, bebek aynı ihtiyacı yeniden deneyimlediğinde, algının mnemonik mnemic: hafızayı koruma yetisitle ilgili) imgesine yeniden-yatırım [re-cathect] yapmaya ve algının kendisini yeniden uyandırmaya… böylece özgün tatmin durumunu yeniden kurmaya çalışacaktır.” Bunu yapma dürtüsü, Freud’un “arzu” olarak adlandırdığı şeydir ve “algının yeniden ortaya çıkması arzunun gerçekleşmesidir.” Freud, zihnin içsel ihtiyaçlardan [internal needs] kaynaklanan gerilimi boşaltmasının en ilkel yolunun, tatmin algısını halüsinasyon yoluyla üretmek olduğunu ve böylece arzunun halüsinasyonla sonuçlandığını, bir “algısal özdeşlik [“perceptual identity]” yarattığını ileri sürmüştür. Bu tür bir tatmini, haz ilkesine göre işleyen, en erken ve en ilkel düşünme biçimi olan birincil süreç temeline dayanan varsanısal arzu-gerçekleşmesi [hallucinatory wish-fulfillment] olarak adlandırmıştır. Ne var ki, halüsinasyon kalıcı bir tatmin deneyimi üretmediği için, zihin uyarımlarını, isteklerin gerçeklikte tatmin edilmesini sağlayacak biçimde dış dünyada değişiklikler yaratmaya yönelik istemli hareketleri kontrol etmeye doğru yönlendirmeye başlar. Böylece, gerçeklik ilkesine uygun şekilde işleyen düşünmenin “ikinci sistemi [second system]” olan ikincil süreç [secondary process] devreye girer. Rüyalarsa, birincil süreç [primary process] düşünme biçimine bir gerilemeyi yansıtan varsanısal arzu-gerçekleşmesine bir örnektir. Psikoz da, zihnin uyanık olduğu sırada meydana gelen birincil süreç arzu-temelli düşünmeyi yansıtır. Nevrotik semptomlar ise arzunun daha örtük biçimlerde gerçekleşmesini temsil eder. Modern çatışma kuramı [conflict theory], arzuları normal davranışların her yerde görülen uzlaşım oluşumlarının bir parçası olarak görür. Gelişimsel psikanalistler [developmental psychoanalysts], arzuları ihtiyaç [need] kavramıyla bağlantılı olarak incelemeye devam etmişlerdir. Arzular, içsel biyolojik ihtiyaçlarla ilişkili olarak uyarılsalar da, nesnelerin temsilcilerine [representations of objects] yönelirler ve algının içsel özdeşliklerinin kurulması yoluyla gerçekleştirilirler. Oysa ihtiyaçların karşılanması, dış çevre tarafından sağlanan bir şey aracılığıyla gerçekleşmek zorundadır. Bir ihtiyaç herhangi bir zihinsel gelişim düzeyini gerektirmezken, bir arzu önceki doyumların anılarıyla ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır ve dolayısıyla en azından bir düzeyde psişik gelişim gerektirir. Bebek yalnızca yiyecek, sıvı alımı ve dış etkenlerden korunma gibi fizyolojik ihtiyaçlara değil, aynı zamanda doğru şekilde gelişebilmesi veya hayatta kalabilmesi için vazgeçilmez olan psikolojik ihtiyaçlara da sahiptir (Spitz, 1946). Bu ihtiyaçlar, büyüyen çocuk için psişik güvenlik, güvenilirlik ve uygun duygusal yanıt verebilme koşullarını sağlayabilecek kadar yeterince iyi bir bakım vereni [good-enough caretaker] içerir (Winnicott, 1960b; A. Freud, 1965; Kohut, 1971; Mahler, Pine, and Bergman, 1975). İhtiyaçlar ile arzular arasındaki ayrım tartışmaları, uzun süredir devam eden anlaşmazlıklarla ilişkilidir (Eagle, 1990; Akhtar, 1999). Bu anlaşmazlıklar arasında, psikanalitik tedavinin asıl odak noktasının bilinçdışı cinsel ve saldırgan arzuların ve çatışmaların yorumlanması mı, yoksa kendilik [self] yapısında ve işleyişinde kusurlara yol açan karşılanmamış gelişimsel ihtiyaçların empatik anlayış yoluyla kavranması mı olması gerektiğine ilişkin çeşitli görüşler yer almaktadır (C. Brenner, 1982; Kohut, 1984).

Kaynak:

American Psychoanalytic Association. (2012). Wish. İçinde Psychoanalytic terms and consepts (4. baskı, s. 284).

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir