Gerçeklik Sınaması Nedir?


“Gerçeklik testi [reality testing]”, psişenin iç dünya [internal world] ile dış dünya [external world] arasındaki farkı değerlendirme süreci olarak tanımlanır. Freud, bu süreci ilk olarak algı [perception] ve hareketliliğe [motility] dayalı olarak tanımlamıştır; ancak ego kuramını kademeli olarak geliştirdikçe, gerçeklik testi egonun işlevlerinden [function of the ego] biri haline gelmiştir.

Gerçeklik Sınaması – Reality Testing

Biyolojik, psikolojik, sosyal ve çevresel gerçekler ve zorunluluklar karşısında kişinin kendi sınırlarını belirlemesi ve değerlendirmesi. Kişinin kendisi ve diğerleri açısından hayal ve gerçek ayrımı yapmasını sağlar. Gerçeklik testinde bozukluk psikozun temel ölçütüdür.

Karakaş, S. (2017). Prof. Dr. Sirel Karakaş Psikoloji Sözlüğü:
Bilgisayar Programı ve Veritabanı – www.psikolojisozlugu.com (sürüm: 5.2.0/2022)

Freud’un bu kavrama dair en kapsamlı açıklaması, “Düş Kuramına Metapsikolojik Bir İlave [A Metapsychological Supplement to the
Theory of Dreams
] (1916–1917f [1915]) adlı metninde yer alır ve burada kavram, psişenin yaşadığı deneyimin şu anda mı gerçekleştiğini yoksa daha önce yaşanmış bir deneyimin hatırlanması mı olduğunu belirlemesini mümkün kılan bir başka kavram olan “gerçeklik göstergesi [reality indicator]” ile birlikte ele alınır. Psikanalizde bu iki kavrama duyulan ihtiyaç, psişenin sanrılamaya/halüsinasyon görmeye [hallucinate] yönelik eğiliminden kaynaklanmaktadır. Eğer önceki bir deneyim halüsinasyon şeklinde -yani yoğun dürtüsel yatırımın etkisiyle algıya şimdiymiş gibi sunularak- yeniden yaşanırsa, bu durum egonun geçmiş ile şimdiyi, içsel olan ile dışsal olanı ayırt etme kapasitesini bulanıklaştırabilir ve bu nedenle, ego gerçek algıyla halüsinasyon arasındaki ayrımı yapabilmek için yatırımın [cathexis] yoğunluğuna başvurmak zorunda kalabilir.

Freud’un ilk metinlerinde, egonun yatırım yapma ve bu yatırımları değiştirme kapasitesi, gerçeklik testine bağlıydı. Daha sonraki metinlerde ise bu kapasite, dış gerçekliği içe aktaran algıya (1911b), ardından da aşırı uyarım kaynaklarından kaçışı mümkün kılan ve böylece egonun bu uyarımı içsel kaynaklardan ayırt etmesini sağlayan motiliteye atfedilmiştir (1916–1917f).

Ne var ki, bu süreçlerin tümü, büyük ölçüde askıya alınmış olan motilite ve algının psikanalitik seans sırasında kullanılamayacağı varsayımına dayanır. Bu nedenle, Freud’un ardılları -özellikle Winnicott- fantezi alanını ayırt etmeye ve içsel ile dışsal gerçeklikleri birbirinden ayırmaya katkıda bulunan başka bir süreci vurgulamışlardır. Bu süreç, dışsal gerçekliğin hayal edilen yıkıma direnç gösterdiği ve bu yıkım tarafından yok edilmediği olgusuna dayanır. Gerçeklik ya da daha doğrusu dışsallık, öznenin yıkıcılığına karşı gösterdiği direnç aracılığıyla keşfedilebilir. Bu durum, negatif aktarımın analizine tedavi sürecinde baskın bir rol kazandırır.

Kaynak:

Macmillan Reference USA. (2005). Relity testing. İçinde International dictionary of psychoanalysis (1. baskı, s. 1451).

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir