Simgeleştirme nedir?

Simge, simge oluşumu ve simgeleştirme psikanalizde merkezi ve anlaşılması görece zor kavramlardır. Ben burada bu kavramlara, temel okumalar için “Giriş” seviyesinde göz atacağım. Simge oluşum sürecine hiç girmeyeceğim.

Simgeleştirme (symbolization) kavramını anlamak için kelimenin kökü olan simge (symbol) üzerinde kısaca duralım isterseniz. Nihayetinde simgeleştirme, bir şeyi simge haline getirme, simge olarak kullanma, demek değil midir?

Simgenin sözlükteki anlamı şudur: Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret; alem, remiz, rumuz, timsal, sembol.

Simgeleştirme [sembolleştirme, sembolizasyon] sözlükte şöyle tanımlanıyor: Simgeleştirmek işi; sembolleştirme. Simgeleştirmek ise şu tanımı alıyor: Bir olayı, bir insan veya bir duyguyu sembollere başvurarak anlatmak; sembolleştirmek.

Simge/sembol, bir terim olarak şu anlama gelmektedir: Psikanalizde, bilinçsiz, bastırılmış bir arzuyu, dürtüyü, ilişkiyi, ihtiyacı, kompleksi, çatışmayı vb. temsil ettiğine inanılan düşünceler, davranışlar, imajlar, semptomlar vb.PS Farkındaysanız, psikanalitik perspektiften, düşünce, davranış, imaj, semptom birer sembol olarak görülüyor.

Sembol teriminin Temel Psikanaliz Sözlüğü‘ndeki tanımı şöyle: Kendisinden başka bir şeyin yerine veya onu temsil etmek için kullanılan bir şey. Bilinçdışı, bilinçdışı düşünceleri aynı anda dışa vurmanın ve gizlemenin bir yolu olarak sembolleri kullanır. Sembol ile göndergesi arasındaki bağlantı, bilinçli farkındalığın dışındadır. Bu süreç, rüyalarda ve bazı psikolojik semptomların oluşumunda önemli rol oynar.TPS Buradan hareketle söyleyebiliriz ki, sembol ve sembolleştirme kavramlarını anlamak, rüyaları ve semptomları anlamak için önemlidir.

Bilinçdışı bir fikrin, çatışmanın ya da arzunun doğrudan olmayan, figüratif bir şekilde temsil edilmesine sembolizm (simgecilik) denir.PA

Simgeleştirme, en basit haliyle, benzetmeler, metaforlar ve imalarla ifade etme sürecidir.DP

Simgeleştirme bir zihinsel temsilin başka bir zihinsel temsili simgelediği ruhsal sürece gönderme yapar. Bu sürecin ürünleri simgelerdir (simgesel temsiller). Simgeler (simgesel temsiller) rüyalarda, sanatta, edebiyatta, mitlerde ve folklorda bulunduğu gibi ruhsal belirtilerin oluşumunda da yer alır.PA

Sembolleştirme psikanalizde, ego açısından tehdit unsuru olan ve bu nedenle bastırılan bir dürtünün, arzunun, duygunun ya da nesnenin yerine bir temsilinin veya sembolünün konulma süreci olarak tanımlanabilir. [Sembolleştirme bir süreçtir.] Bu anlamıyla sembolizm, süperegonun sansüründen kurtulmak gibi bir işleve sahiptir.PS

Sembolizasyonda bir nesne veya kavram başka bir nesne veya kavramı temsil eder hale gelir ve bu süreç bilinçdışı gerçekleşir. Temsil edilen ile temsil eden arasındaki çağrışım bağlantısı duyumsal (görsel, işitsel vs.), zamansal (zamanla ilişkili) veya somut (kendi kardeşi yerine bir başkasının kardeşi gibi benzer nesneler kullanma) olabilir. Bazı semboller evrensel olabilse de, sembollerin her zaman bireye özgü kişisel anlamları vardır.TPS

Simgeleştirme, rüyaların, histerik semptomların, saplantıların, zorlanımların, dil sürçmelerinin vb. oluşumunda önemli bir rol oynar.PS Söz gelimi, hissettiği suçluluk veya yaşadığı anksiyete yüzünden cinsel arzularını/isteklerini bastıran kişi, merdivenden inip çıktığı, yüzdüğü, dağa tırmandığı rüyalar görebilir. Bu durumda, kişi, söz konusu semboller aracılığıyla cinsel arzularını rüyasında tatmin etmiş olur.PS Burada tabii ki söz konusu olan, gerçek değil kısmi bir tatmindir.

Sigmund Freud kimi evrensel simgeler olduğunu düşünüyordu (örneğin penis için yılan, beden ya da kadın için ev gibi).

Freud özellikle düş/rüya çalışmalarında bazı düş öğelerinin aşağı yukarı her hastada aynı anlamı taşıdığını buldu. Yani sembollerin insanlar için kolektif bir anlamı vardı. Örneğin para dışkıyı, su anneyi; silahlar uzun ve sivri aletler, çıkıntıları belirgin eşyalar penisi; oyuk, içine bir şey konulabilen eşyalar vajinayı temsil ediyordu. Bu anlamlar hasta için anlaşılmaz ve yabancı idi. Ancak dirençlerin aşıldığı süreçlerde hastanın serbest çağrışımları bu anlamlara varıyordu. Hasta, cinsel ya da kirli diye yasaklanmış anal erotik ilgilerini bu semboller aracılığı ile rüyalarında boşaltıyordu.PKG Freud aynı zamanda, birçok bakımdan simgenin ancak bireyin tarihsel ve güncel bağlamı içinde anlaşılabileceğine inanıyordu.DP

Sigmund Freud‘dan farklı baksa da, Carl Gustav Jung da rüyalara büyük bir önem vermiş ve mitolojik, dini sembollerin ortak bilinçdışına ışık tuttuğunu, sembolizasyonun her türlü sanatın, mitin ve dinin temeli olduğunu savunmuştur. (PS)

Nörotik belirtiler de (semptomlar) bir simgesel iletişim biçimidir. Örneğin, bir adamın histerik felci, karıma karşı koyamam şeklindeki bilinçdışı bir düşüncesini ifade edebilir.DP

Sembolik temsil ya da anlatım, birincil süreç mental etkinliğinin bir özelliğidir. Bu aynı zamanda, yer değiştirmenin de bir örneği sayılabilir.PKG

Freud histerik belirtilerin bir anlamı olduğunu keşfetmişti: Histerik belirtiler bir arzunun doyurulmasına hizmet eden bastırılmış bilinçdışı fantezilerin simgesel olarak dışavurumuydu; dürtü ile onu bastırmaya çalışan itki arasındaki uzlaşmayı temsil ediyordu.PA

Freud simgelerin bilinçdışı birincil sürecin bir etkinliği olarak oluştuğunu ortaya koymuştu; bu etkinlik sayesinde rüyaların gizli içeriğinde yer alan bilinçdışı rüya düşünceleri ve arzular rüyanın açık içeriğine dönüştürülüyordu. Birincil düşünce süreci, yoğunlaştırma ve yer değiştirme gibi zihinsel süreçler aracılığıyla simge oluşumunu etkiliyordu. Bu zihinsel etkinliğin amacı bilinç düzeyinde kabul edilemeyen arzu ve fikirlerin bastırılması yoluyla kaygının azaltılmasıydı. Simge oluşumu dürtüden (cinsel ve saldırgan) gerilimin boşalmasını geciktiriyordu. Ayrıca, yasak nesnelerden ikamelerine yer değiştirmeyi sağlayarak anında tatminin önüne geçiyordu. PA

Ernest Jones’a göre bir arzu, çatışma neticesinde bırakılmak [vazgeçilmek] zorunda olduğu ve bastırmaya maruz kaldığı durumda, kendisini simgesel bir şekilde ifade etme yoluna gidebilir. Bu durumda arzunun nesnesi bırakılır ve simge ile yer değiştirir.PA

Bazı durumlarda zihin, bir nesne için bir sembol seçer ancak ona sanki gerçekten, somut olarak o nesneymiş gibi davranır. Örneğin, bir hasta analistinin “saldırı” sözcüğünü kendisine karşı gerçek, fiziksel bir saldırı olarak deneyimleyebilir; korkabilir ve/veya karşı saldırıya geçebilir. Bir başka örnekte, hasta sigara içerken görülmekten korkabilir çünkü kendini gerçekten oral seks yapıyormuş gibi deneyimleyebilir -onun için sigara içmek oral seks yapmayı simgeliyor olabilir. Hanna Segal bu durumu sembolik eşitleme (symbolic equation) olarak tanımlamıştır. TPS

Simgeleştirme bir savunma mekanizması olarak -da- kullanılır. Bu anlamda simgeleştirme, zihinsel işlevlerin belli bir yönüne karşı belli bir anlam (bazen irrasyonel) yüklemektir. Söz gelimi, kocanızı terk etmekle ilgili güçlü bir arzunuz olabilir; bu arzuya sahip olduğunuz için suçlu hissedebilirsiniz; her suçun gibi gibi bunun da bir cezası vardır, diye düşünür ve cezalandırılmaktan (ölüm) korkarsınız; bu korkunuzu köprüden arabayla geçmek temsil edebilir (korkunuzu bu şekilde simgeleştirirsiniz). Bunun üzerine rüyanızda sahillerde çıplak olduğunuzu ve bir eşekle çorap kapmak üzere savaştığınızı görebilirsiniz. Rüyada görülen bu simgeleştirme, kendinizden uzaklaştırdığınız düşüncelerinizi -kocanızın cinsellik konusunda aptal bir eşek olduğuna dair- sembolize edebilir.ZKKY

Referanslar

Psikoloji Sözlüğü

Temel Psikanaliz Sölüğü

Zihnin Kendini Koruma Yolları

Dinamik Psikiyatri

Psikanalitik Kurama Giriş

Psikanalitik Açılımlar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir