Kimlik Nedir?


Kimlik [identity], kendini özgün, tutarlı ve sahici bir birey olarak sürekli bir şekilde deneyimleme duygusudur. Kimlik hem bilinçli ve bilinçdışı bileşenleri olan intrapsişik bir olgudur, hem de sosyal grubun onayına dayanan kişilerarası bir fenomendir.

Kimlik (Identity)

Kişinin sosyal ve kişiler-arası bağlantıları ve sosyal rolleriyle tanımlanır. Kimlik duygusu nispeten süreklidir.

Karakaş, S. (2017). Prof. Dr. Sirel Karakaş Psikoloji Sözlüğü:
Bilgisayar Programı ve Veritabanı – www.psikolojisozlugu.com (sürüm: 5.2.0/2022)

Kimlik terimi Freud ve diğerleri tarafından zaman zaman kullanılmış olsa da, en çok Erik Erikson’un çalışmalarıyla ilişkilendirilir. Erikson, bu kavramı, çok bilinen gelişim evreleri dizisinde ergenlik dönemine özgü bir gelişimsel kazanım olarak ele almıştır. Erikson ayrıca kimlik krizi [identity crisis] ve kimlik difüzyonu [identity diffusion] terimlerini de ortaya koymuştur. Kimlik krizi, ergenlik döneminde öz-imajın [self image] yeniden örgütlenmesine eşlik eden beklenen şüphe ve kaygıların ortaya çıkmasını ifade ederken; kimlik difüzyonu, önceki özdeşimlerin [identification] bütünlüklü bir kimliğe entegre edilememesiyle karakterize olan patolojik durumu tanımlar (Erikson, 1946, 1950, 1956, 1959). Daha yakın zamanlarda kimlik kavramı, cinsiyet kimliği [gender identity], temel cinsiyet kimliği [core gender identity] ve cinsel kimlik [sexual identity] alanlarındaki çalışmalarda da kullanılmıştır (Stoller, 1964; Money, 1973; R. Green, 1975; S. Frankel ve Sherick, 1979; Roiphe ve Galenson, 1981b).

Kimlik, gelişim kuramında ve sosyoloji ile psikanaliz arasındaki kesişim noktasında özel bir öneme sahiptir. Gerçekten de kimlik, benlik [self] ya da benlik temsilinden [self representation] farklıdır; çünkü özellikle bireyin benlik algısını [sense of self] çevreleyen kültürle ilişkisi bağlamında içerir. Buna ek olarak, birçok gelişim kuramcısına göre, kimliğin kristalizasyonu [crystallization: sabit ve kararlı hale gelen zihinsel sentez] ergenliğin en önemli özgül görevi ve başarısıdır. Ancak Erikson, kimliğin yaşam döngüsü boyunca sürekli olarak yeniden işlendiğini vurgulamıştır.

Erikson (1946), başlangıçta ego kimliği [ego identity] olarak adlandırdığı kimlik terimini, bireyin kültürel ve toplumsal dünyası içerisindeki gelişimsel deneyimlerinden ortaya çıkan, “toplumsal bir gerçeklik içinde tanımlı bir egoya dair bir ‘kanı/kanaat duygusu [sense of conviction]’”olarak tanımlamıştır. Erikson, kimliği “egonun bir alt sistemi [a subsystem of the ego]” olarak tanımlamış ve bu alt sistemin işlevini, çocukluktaki psikososyal krizlerden türeyen benlik temsillerini, bireyin toplumsal dünyası içindeki benliğin gerçekliğine dair istikrarlı fakat değiştirilebilir bir duyguya entegre etmek olarak belirtmiştir. Erikson, ego kimliğini kısmen ondan türediği ego ideali [ego ideal] ile karşılaştırmıştır; ego idealini, benliğe yönelik bir dizi hedef olarak tanımlar (1956). Nitekim Wallerstein (1998), Erikson’un kimlik kavramsallaştırmasının, kendilik psikolojisi [self psychology] de dâhil olmak üzere, sonraki dönemlerde kendiliğe yönelik ilginin ortaya çıkışına zemin hazırladığını öne sürmüştür.

Pek çok psikanalist, Erikson’un kimlik kavramsallaştırmasını aşırı derecede sosyolojik buldukları gerekçesiyle reddetmiştir; zira onlara göre bu kavramsallaştırma, öncelikli olarak bireyin ait olduğu belirli kültüre uyum sağlamasına atıfta bulunmaktadır. Ancak, birçok diğer kuramcı, bu terimi ya da benzer kavramları, bireyin gelişim süreci boyunca özdeşimleri içselleştirme [internalize], sentezleme [synthesize] ve bütünleştirme [integrate] kapasitesine atıfta bulunmak üzere kullanmıştır. Greenacre (1958a), kimliğin kaynaklarının beden imgesinin [body image] gelişiminde yattığını öne sürmüştür. Mahler (Rubinfine, 1958), kimliği ayrışma sürecinin [process of separation] başarılı bir şekilde yürütülmesi bağlamında ele almıştır. Jacobson (1964), kişisel kimlik [personal identity] adını verdiği kavramı incelemiş ve bunu, giderek daha gerçekçi hale gelen benlik temsillerinin bütünleşmesi olarak tanımlamıştır. Lichtenstein (1961), kimliğin kökenlerini, çocuğun ihtiyaç ve beklentilerini paylaştığı annesiyle kurduğu en erken ikili etkileşimlerde [dyadic interactions] tanımlamıştır. D. N. Stern (2005) de kimliğin başkalarıyla etkileşim içinde oluştuğunu ve temelinin kişilerarasılığa [intersubjectivity] dayandığını öne sürmüştür. Kernberg (1967), sınırda (borderline) kişiliklerde görülen kimlik difüzyonu/yayılması [identity diffusion] kavramını ayrıntılandırmış ve kimlik difüzyonunun, normal bir süreç olan kimlik krizi [identity crisis] ile karıştırılmaması gerektiğini savunmuştur. Wilkinson-Ryan ve Westen (2000), sınırda kişilik bozukluğunda görülen çeşitli kimlik karmaşa [identity disturbance] türlerini ampirik yöntemler kullanarak incelemeye çalışmışlardır.

Psikanalitik literatürde kimlik krizi teriminin kullanımı belirgin biçimde tutarsız olmuş; soyutlama düzeyleri ve kavramsal odaklar arasında geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Örneğin, bu terim kurumsal çalkantıları [institutional upheavals] tanımlamak için (Gitelson, 1964), hastaneye yatış nedeniyle bilinçli benlik temsilinde [conscious self representation] meydana gelen değişimleri ifade etmek için (Will, 1965) ya da öz-imajını [self image] tehdit eden bilinçdışı sırlarla yüzleşmeyi anlatmak için (Margolis, 1966) kullanılmıştır.

Kimlik krizi / kimlik bunalımı (Identity Crisis)

Toplumdaki rolünün ya da kendisine ilişkin toplumsal beklentilerin değişmesi, stres gibi etkenler sonucunda kişinin içine girdiği kimlik belirsizliği ya da kimlik karmaşası. PSİKOSOSYAL KURAM’a göre 12-19 yaş, kimlik kazanımına karşın kimlik karmaşasının yaşandığı dönemdir. Sağlıklı kişilik gelişiminde, bu kriz, kimlik kazanımı yönünde çözülür.

Karakaş, S. (2017). Prof. Dr. Sirel Karakaş Psikoloji Sözlüğü:
Bilgisayar Programı ve Veritabanı – www.psikolojisozlugu.com (sürüm: 5.2.0/2022)

Kaynak:

American Psychoanalytic Association. (2012). Identity. İçinde Psychoanalytic terms and consepts (4. baskı, s. 76).

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir